Fırat Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Fırat Üniversitesi Kardiyoloji Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. Mehmet Akbulut, “Dünya Kalp Günü” dolayısı ile açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Mehmet Akbulut, kalp ve damar hastalıklarının Dünyada ve ülkemizde en fazla ölüme ve sakatlığa yol açan, yaşam kalitesini bozan, yüksek sağlık harcamalarına neden olan sağlık sorunlarının başında yer aldığını söyledi. Prof. Dr. Akbulut, bu hali ile kalp ve damar hastalıklarının küresel bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini ifade etti.

Prof. Dr. Akbulut, her yıl 29 Eylül’de kalp ve damar hastalıklarına dikkat çekmek ve toplumsal farkındalığı arttırmak amacı ile çeşitli etkinlikler düzenlendiğini sözlerine ekledi.

 

 

Kalbin anatomik yapısına da değinen Prof. Dr. Mehmet Akbulut, yaşamsal öneme sahip olan kalbin yumru büyüklüğünde, yaklaşık 230 ile 440 Gr ağırlığında ve vücudumuzun en çok çalışan kas kitlesi olduğunu, kalbimizin dakikada yaklaşık olarak 70, saatte 4200, günde 100 bin ve yılda yaklaşık olarak 35 milyon kez kasıldığını söyledi. Ayrıca Prof. Dr. AKBULUT, kalbimizin her kasılması sırasında yaklaşık olarak 70-75 mili litre, günde 7000-7500 litre ve bir insan ömründe ise yaklaşık olarak 1,5 milyon varil kan pompaladığını, 95000 km’lik damar ağı ile yaklaşık 75 trilyon hücreye oksijen ve besin taşırken karbondioksit gibi metabolik atıkları da dokulardan uzaklaştırdığını vurguladı.

Prof. Dr. Akbulut; kişisel, davranışsal, çevresel ve sosyo ekonomik risk faktörlerinin yapısal ve fonksiyonel olarak mükemmel işleve sahip kalbin fonksiyonlarının bozulmasına yol açabileceğini söyledi. Prof. Dr. AKBULUT, risk faktörlerinin etkisi ile kalp fonksiyonlarının bozulması veya hastalanması neticesinde her yıl yaklaşık olarak 18-20 milyon ölümün meydana geldiğini dile getirdi. Yaşanan bu ölümler nedeniyle yaklaşık olarak beş yıl sonra kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde otuz artış ile 25-30 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini söyledi. Ayrıca Prof. Dr. AKBULUT kalp nedeni ile gerçekleşen bu ölümlerin birçoğunun ülkenin gelişmişlik düzeyleri ile ilişkisinin olduğu ve yaklaşık yüzde yetmiş beşinin orta veya az gelişmiş ülkelerde meydana geleceğini vurguladı.

Prof. Dr. Mehmet Akbulut, bu ölümcül gidişatı değiştirmenin mümkün olduğunu, kalp ve damar hastalıklarına yol açan kişisel, davranışsal, çevresel ve sosyo ekonomik gibi risk faktörleri ile uzun soluklu, etkili, kararlı ve tutarlı mücadele ile kalp damar hastalıklarından kaynaklanan ölümlerin yaklaşık yüzde seksenini bertaraf etmenin mümkün olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Mehmet Akbulut, kalp damar hastalıklarından kaynaklı ölümlerin bertaraf edilmesi için başta tütün, tütün ürünleri, alkol ya da diğer keyif verici maddelerden uzak durulmasının önem arz ettiğini vurguladı. Bunun yanı sıra atolejenik beslenmeden kaçınılması, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesi, sebze, meyve ve lif içeriği zengin, tuz, şeker özellikle donmuş yağlardan ve zengin diyetlerden uzak durulması gerektiğini, günde altı gr dan fazla tuz, 20 gr dan fazla şeker ve özellikle yüksek doymuş yağ içeriği olan diyetlerden kesinlikle uzak durulmasının önem arz ettiğini söyledi.

 

 

Prof. Dr. Mehmet Akbulut, Dünyada gerçekleşen her on ölümden dördünün sağlıksız beslenmeden kaynaklandığını vurguladı. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının çocukluk yaşlarda başlanması gerektiğini, böylece ileriki zamanlarda kalp damar hastalığı riskinin böylelikle bertaraf edileceğini söyledi. Ayrıca hareketsiz yaşamdan kaçınılması gerektiğini, her bireyin günde en az 30 dakika spor veya bağ bahçe işleri ile ilgilenerek haftanın beş gününü bu şekilde geçirmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Mehmet Akbulut, her yıl dünyada yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde altısının hareketsizlikten kaynaklandığını, her bireyin diyabet, hipertansiyon, lipit profil bozukluğu, metabolik sendromun ya da fazla kilodan kaynaklı olarak metabolik risk faktörlerinin periyodik olarak araştırılması gerektiğini, araştırma neticesinde bu risk faktörlerinden her hangi birine sahip olduğu görülen bireylerde bu risk faktörlerine yönelik etkili kararlı yönetim şekilleri geliştirilmesi gerektiğini ve özellikle stres ve çevre kirliliğinin olmadığı bir ortamda yaşamanın önemli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Mehmet Akbulut, bu risk faktörleri açısından başarı sağlandığında kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin %80’inin engellenmiş olacağını ifadelerine ekledi.