MERSİN (İHA) – Türkiye’de sayıları çok az olan deniz canlıları müzesinden biri de Mersin’de açılacak. Mersin Üniversitesi (MEÜ), Çukurova bölgesinin ilk deniz canlıları müzesini açmaya hazırlanıyor. İçinde ilk etapta 600’ün üzerinde deniz canlısının yer alacağı müzede, başka hiçbir yerde bulunmayan derin deniz canlılarının yanı sıra geçen haftalarda ölü olarak Mersin kıyılarına vuran 13,5 metre uzunluğunda ve nesli tükenmekte olan oluklu balina da sergilenecek.
Mersin Üniversitesi, uzun süredir çalışmaları devam eden deniz canlıları müzesini açmak için son aşamaya geldi. Yenişehir Kampüsünde Su Ürünleri Fakültesi akademisyenlerinin çalışmalarıyla şekillenen müzenin iki ay içinde açılması planlanıyor. Müzede, deniz canlılarının yanı sıra öğrenciler için bir eğitim sınıfı da yer alacak. Aynı zamanda bir eğitim merkezi işlevi görecek müzede, popüler deniz canlıları ve balıklar ile çok ender bulunan türler de sergilenecek. Özel işleme tabi tutularak kurutulmuş türlerin yanı sıra fosiller, yunus, köpekbalığı gibi canlıların iskeletleri, kabuklular ve yumuşakçalar ile özel sıvılar içindeki deniz canlıları da müzede görülebilecek. Müzede, kapalı alan dışında bahçede de düzenlemeler yapılarak deniz yaşamının canlıları sergilenecek.
Dev oluklu balina da müzede sergilenecek
Ayrıca, ölü olarak Su Ürünleri Fakültesine ulaştırılan ve müze önündeki bahçeye gömülen yunuslarla köpekbalıklarının iskeletleri de uygun sürenin sonunda topraktan çıkarılarak, yapılacak birleştirme işlemlerinin ardından müzedeki yerini alacak.
Öte yandan, 13 Mayıs’ta merkez Yenişehir ilçesi Adnan Menderes Bulvarı sahiline vuran dev balina da müze önündeki bahçeye gömüldü. Yaklaşık bir yıl sonra topraktan çıkarılacak 13,5 metre uzunluğundaki oluklu balinanın iskeleti de birleştirme işlemlerinin ardından müzede sergilenecek.
“Çok şık, çok güzel bir müze olacak, bir-iki ay içinde açmayı planlıyoruz”
MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, yakında açılışını yapacakları Çukurova bölgesinin ilk deniz canlıları müzesini İHA muhabirine anlattı. Mersin’in, 320 kilometre sahili olan ve denizde oldukça büyük ürünler veren bir şehir olduğunu belirten Çamsarı, “Bu projede, Mersin halkının hem Akdeniz’i tanıması hem de Akdeniz’in içinde canlılığın kayıt altına alınabilmesi ve halkla tanıştırılması amaçlandı. Bu proje için Yenişehir Kampüsümüzde Su Ürünleri Fakültemizin bitişiğinde bir alanı ayırdık. Su Ürünleri Fakültesi hocalarımızın elde ettiği fosiller ve iskeletlerin tümü zaten depomuzda vardı; orada bir birimi müze haline getirdik. Birkaç hafta önce ölü olarak Mersin sahiline vuran balina ile aynı şekilde gömüsü yapılan yunus ve köpekbalıklarının da iskeletleri çıkarılacak. Orada çok şık, güzel, gezilebilir, özellikle ilk ve ortaokul öğrencilerimizin bilgilenebileceği, çok güzel bir müzemiz olacak. Müzeyi bir-iki ay içinde açmayı planlıyoruz” dedi.
“İdealim, çok büyük bir canlı akvaryumu yapmak. Bu konuda destek bekliyoruz”
Deniz canlıları müzesini MEÜ bütçesiyle yaptıkları bilgisini veren Çamsarı, müzeye dair hayalini de “Orada benim idealim var; deniz suyunda yaşayan canlılarla mümkünse çok büyük bir canlı akvaryumu yapmak. Sadece müze olarak kalmasın istiyorum. Üniversite olarak, bu konuda halkımızdan, işadamlarımızdan ve özellikle su ürünleriyle ilgilenenlerden destek bekliyoruz. Bunun yanında Akdeniz’den elde edilen değişik canlılarından, deniz aletlerinden, geçmişte kullanılmış olabilir bize bağış yapacak olanlar olursa müzede sergilenmek üzere biz de memnuniyetle kabul ederiz. Böylece bütün Mersin, çocuklarımız bunlarla tanışmış olur” cümleleriyle anlattı.
“Derin deniz araştırmalarına da başlıyoruz”
Müze çalışmaları dışında Akdeniz’de yeni bir adım daha atacaklarını dile getiren Rektör Çamsarı, dip taramalarıyla derin deniz araştırmalarına başlayacaklarını söyledi. Çamsarı, “Su Ürünleri Fakültemizde çalışan hocalarımız, Doğu Akdeniz başta olmak üzere Akdeniz’in dip taramasını, canlı çeşitliliğini, kirliliğini, özellikle derin vadilerde oluşan kirlilikleri, birikimleri araştırmak için özel bir girişime başladılar. Biz kendi olanaklarımızla Teknik Bilimler Okulumuzda deniz dibine dalabilecek bir platform yaptık. Su altı kameralarımızı ayarladık. Bu konuda büyük eksiklik olduğunu biliyoruz. Hocalarımız çok yakında derin deniz araştırmalarına da başlıyorlar. Mersin Ticaret ve Sanayi Odamız ve Deniz Ticaret Odamızdan da bu konuda destek alıyoruz” diye konuştu.
“Müzeyi bir eğitim kurumu olarak planlıyoruz”
Diğer akademisyenlerle birlikte müzenin çalışmalarını yürüten MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas ise detaylara ilişkin bilgi verdi. Deniz canlıları müzesini, denizde yaşayan hayvanlar, bitkiler, çok çeşitli canlılar, omurgasızlar, balıklar, deniz memelilerini sergileyecekleri bir eğitim kurumu olarak planladıklarını kaydeden Prof. Dr. Ayas, “Bu müze hem orta öğretim hem üniversite öğrencileri hem de akademisyenler için bir bilgilendirme merkezi gibi çalışacak. Burada çok çeşitli deniz canlısının müze materyali olarak birebir örnekleri bulunuyor. Biz bunları katalogluyoruz. Denizde elde ettiğimiz herhangi bir deniz canlısını müze materyaline dönüştürmeden önce kayıtlarını veriyoruz. Klasik bir müze mantığıyla çalışan bir yer burası. Müze materyaline dönüştürdükten sonda da sergi alanına koyuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hiçbir deniz canlısını öldürerek elde etmiyoruz”
Bu çalışmalar sırasında etik değerlere çok dikkat ettiklerinin altını çizen Ayas, “Hiçbir deniz canlısını öldürerek elde etmiyoruz. Ya balıkçılar tarafından yakalanmış bir tür ya ölü olarak karaya vurmuş ve bize getirilmiş bir deniz canlısı olabiliyor. Biz bu deniz canlılarını müze materyaline dönüştürerek eğitim amacıyla kullanıyoruz” dedi.
“Envanterimizde 600’ün üzerinde deniz canlısı bulunuyor”
Müzede, balon ve aslan balıkları, deniz kabukları gibi çok popüler olan türlerin yanı sıra Akdeniz’de bulunan hemen hemen her balığın bir örneği bulunduğunu belirten Ayas, şöyle devam etti: “ Elimizde 350 çeşit balık türümüz ile 170 çeşit yumuşakça grubu tür var. Toplamda arka planda kullandığımız türlerle birlikte şu andaki envanterimizde 600’ün üzerinde deniz canlısı bulunuyor. Bunun içerisinde sadece kendi müzemize ait, herhangi bir deniz canlıları müzesinde göremeyeceğiniz çok ender türler de var. Bunların bir kısmı derin deniz canlılarından bir kısmı da en son basına da yansıyan oluklu balina gibi nesli tükenmekte olan canlılardan oluşuyor.”
“Mersin’de deniz kültürünün daha önemli noktaya gelmesini istiyoruz”
Türkiye’de çok az sayıda deniz canlıları müzesi olduğuna dikkat çeken Ayas, “Bizim müzemiz, Çukurova için ilk kurum olarak geliyor. Mersin için de önemli olacak, çünkü Mersin bir deniz kenti. Deniz kenti ama Mersin kültürü içerisinde hak ettiği yerde değil, çok küçük bir payı var. Biz aslında deniz canlıları müzesi ile özellikle eğitim yönünü kullanarak, deniz kültürünün ve deniz hayatının Mersin kültürü içerisine daha yerleşik, daha önemli bir noktaya gelmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
Mersin Üniversitesi, uzun süredir çalışmaları devam eden deniz canlıları müzesini açmak için son aşamaya geldi. Yenişehir Kampüsünde Su Ürünleri Fakültesi akademisyenlerinin çalışmalarıyla şekillenen müzenin iki ay içinde açılması planlanıyor. Müzede, deniz canlılarının yanı sıra öğrenciler için bir eğitim sınıfı da yer alacak. Aynı zamanda bir eğitim merkezi işlevi görecek müzede, popüler deniz canlıları ve balıklar ile çok ender bulunan türler de sergilenecek. Özel işleme tabi tutularak kurutulmuş türlerin yanı sıra fosiller, yunus, köpekbalığı gibi canlıların iskeletleri, kabuklular ve yumuşakçalar ile özel sıvılar içindeki deniz canlıları da müzede görülebilecek. Müzede, kapalı alan dışında bahçede de düzenlemeler yapılarak deniz yaşamının canlıları sergilenecek.
Dev oluklu balina da müzede sergilenecek
Ayrıca, ölü olarak Su Ürünleri Fakültesine ulaştırılan ve müze önündeki bahçeye gömülen yunuslarla köpekbalıklarının iskeletleri de uygun sürenin sonunda topraktan çıkarılarak, yapılacak birleştirme işlemlerinin ardından müzedeki yerini alacak.
Öte yandan, 13 Mayıs’ta merkez Yenişehir ilçesi Adnan Menderes Bulvarı sahiline vuran dev balina da müze önündeki bahçeye gömüldü. Yaklaşık bir yıl sonra topraktan çıkarılacak 13,5 metre uzunluğundaki oluklu balinanın iskeleti de birleştirme işlemlerinin ardından müzede sergilenecek.
“Çok şık, çok güzel bir müze olacak, bir-iki ay içinde açmayı planlıyoruz”
MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, yakında açılışını yapacakları Çukurova bölgesinin ilk deniz canlıları müzesini İHA muhabirine anlattı. Mersin’in, 320 kilometre sahili olan ve denizde oldukça büyük ürünler veren bir şehir olduğunu belirten Çamsarı, “Bu projede, Mersin halkının hem Akdeniz’i tanıması hem de Akdeniz’in içinde canlılığın kayıt altına alınabilmesi ve halkla tanıştırılması amaçlandı. Bu proje için Yenişehir Kampüsümüzde Su Ürünleri Fakültemizin bitişiğinde bir alanı ayırdık. Su Ürünleri Fakültesi hocalarımızın elde ettiği fosiller ve iskeletlerin tümü zaten depomuzda vardı; orada bir birimi müze haline getirdik. Birkaç hafta önce ölü olarak Mersin sahiline vuran balina ile aynı şekilde gömüsü yapılan yunus ve köpekbalıklarının da iskeletleri çıkarılacak. Orada çok şık, güzel, gezilebilir, özellikle ilk ve ortaokul öğrencilerimizin bilgilenebileceği, çok güzel bir müzemiz olacak. Müzeyi bir-iki ay içinde açmayı planlıyoruz” dedi.
“İdealim, çok büyük bir canlı akvaryumu yapmak. Bu konuda destek bekliyoruz”
Deniz canlıları müzesini MEÜ bütçesiyle yaptıkları bilgisini veren Çamsarı, müzeye dair hayalini de “Orada benim idealim var; deniz suyunda yaşayan canlılarla mümkünse çok büyük bir canlı akvaryumu yapmak. Sadece müze olarak kalmasın istiyorum. Üniversite olarak, bu konuda halkımızdan, işadamlarımızdan ve özellikle su ürünleriyle ilgilenenlerden destek bekliyoruz. Bunun yanında Akdeniz’den elde edilen değişik canlılarından, deniz aletlerinden, geçmişte kullanılmış olabilir bize bağış yapacak olanlar olursa müzede sergilenmek üzere biz de memnuniyetle kabul ederiz. Böylece bütün Mersin, çocuklarımız bunlarla tanışmış olur” cümleleriyle anlattı.
“Derin deniz araştırmalarına da başlıyoruz”
Müze çalışmaları dışında Akdeniz’de yeni bir adım daha atacaklarını dile getiren Rektör Çamsarı, dip taramalarıyla derin deniz araştırmalarına başlayacaklarını söyledi. Çamsarı, “Su Ürünleri Fakültemizde çalışan hocalarımız, Doğu Akdeniz başta olmak üzere Akdeniz’in dip taramasını, canlı çeşitliliğini, kirliliğini, özellikle derin vadilerde oluşan kirlilikleri, birikimleri araştırmak için özel bir girişime başladılar. Biz kendi olanaklarımızla Teknik Bilimler Okulumuzda deniz dibine dalabilecek bir platform yaptık. Su altı kameralarımızı ayarladık. Bu konuda büyük eksiklik olduğunu biliyoruz. Hocalarımız çok yakında derin deniz araştırmalarına da başlıyorlar. Mersin Ticaret ve Sanayi Odamız ve Deniz Ticaret Odamızdan da bu konuda destek alıyoruz” diye konuştu.
“Müzeyi bir eğitim kurumu olarak planlıyoruz”
Diğer akademisyenlerle birlikte müzenin çalışmalarını yürüten MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas ise detaylara ilişkin bilgi verdi. Deniz canlıları müzesini, denizde yaşayan hayvanlar, bitkiler, çok çeşitli canlılar, omurgasızlar, balıklar, deniz memelilerini sergileyecekleri bir eğitim kurumu olarak planladıklarını kaydeden Prof. Dr. Ayas, “Bu müze hem orta öğretim hem üniversite öğrencileri hem de akademisyenler için bir bilgilendirme merkezi gibi çalışacak. Burada çok çeşitli deniz canlısının müze materyali olarak birebir örnekleri bulunuyor. Biz bunları katalogluyoruz. Denizde elde ettiğimiz herhangi bir deniz canlısını müze materyaline dönüştürmeden önce kayıtlarını veriyoruz. Klasik bir müze mantığıyla çalışan bir yer burası. Müze materyaline dönüştürdükten sonda da sergi alanına koyuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hiçbir deniz canlısını öldürerek elde etmiyoruz”
Bu çalışmalar sırasında etik değerlere çok dikkat ettiklerinin altını çizen Ayas, “Hiçbir deniz canlısını öldürerek elde etmiyoruz. Ya balıkçılar tarafından yakalanmış bir tür ya ölü olarak karaya vurmuş ve bize getirilmiş bir deniz canlısı olabiliyor. Biz bu deniz canlılarını müze materyaline dönüştürerek eğitim amacıyla kullanıyoruz” dedi.
“Envanterimizde 600’ün üzerinde deniz canlısı bulunuyor”
Müzede, balon ve aslan balıkları, deniz kabukları gibi çok popüler olan türlerin yanı sıra Akdeniz’de bulunan hemen hemen her balığın bir örneği bulunduğunu belirten Ayas, şöyle devam etti: “ Elimizde 350 çeşit balık türümüz ile 170 çeşit yumuşakça grubu tür var. Toplamda arka planda kullandığımız türlerle birlikte şu andaki envanterimizde 600’ün üzerinde deniz canlısı bulunuyor. Bunun içerisinde sadece kendi müzemize ait, herhangi bir deniz canlıları müzesinde göremeyeceğiniz çok ender türler de var. Bunların bir kısmı derin deniz canlılarından bir kısmı da en son basına da yansıyan oluklu balina gibi nesli tükenmekte olan canlılardan oluşuyor.”
“Mersin’de deniz kültürünün daha önemli noktaya gelmesini istiyoruz”
Türkiye’de çok az sayıda deniz canlıları müzesi olduğuna dikkat çeken Ayas, “Bizim müzemiz, Çukurova için ilk kurum olarak geliyor. Mersin için de önemli olacak, çünkü Mersin bir deniz kenti. Deniz kenti ama Mersin kültürü içerisinde hak ettiği yerde değil, çok küçük bir payı var. Biz aslında deniz canlıları müzesi ile özellikle eğitim yönünü kullanarak, deniz kültürünün ve deniz hayatının Mersin kültürü içerisine daha yerleşik, daha önemli bir noktaya gelmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.