...
O ZAMAN HALK OYUNLARININ DURUMU NEYDİ?
“Şimdi o zaman geniş kapsamlı bir şey yoktu en ciddi disiplinli Fikret Memişoğlu’nun rahmetli Fikret Memişoğlu’nun kültür derneğindeki ekibi ekipte de o zaman kız bulunmuyordu Fikret Bey dedi ki biz öğretmen okulunda da çalışmalara yardımcı olalım onların kızlarla bizim erkekler müşterek bir konser versin ve bunu başardı öğretmen okulunun sahnesinde kızlı erkekli oyuna çıktık ve hiç unutmam Leman isminde çok gösterişli bir kardeşimizdi bıçak oyunu da onunla onunla şey yaptık seyirciler arasında babam namı diyarı Karadayı sakallı Reşat hoşlu Mamo Bey oturuyorlar ikisi de üçü de Elazığ'ın tanınmış renkli simaları ben kızı rakibimi israfiye ederek kızı kaldırıyorum babam oradan diyor ki bu bundan sonra serbest ondan gizli oynuyordu orada oluruz orada aldık.”
O ZAMANLAR OYNAMAK AYIP MIYDI?
“Oynamak değil okulu bırakıp ve şey tabii oynamak ne işin var orada sen onu oğlum gibi yaklaşımlar vardı ama sağ olsun babam büyük olgunluk gösterdi ondan sonra önümüz açıldı. Açıldı ben kendimi tamamen bu işe verdim benim için hayatta birinci derecede Elazığ halk oyunları vardı. Ankara'ya gittikten sonra tabiatıyla diğer yöreleri de video yeni aldık bünyemizi aldık güzel çalışmalar oldu 70 yılında Expo 70 Japonya'da Dışişleri Bakanlığında bir şube kuruldu. Expo 70 diye ve Türkiye'den gruplar gidecek Ankara sorumluluğunu da bana verdiler. Genelkurmay’ın mehter takımı ve Elazığ ekibi Silifke ekibi Akçaabat ekibi gibi gibi bunların sorumluluğunu da verdiler gittik çok başarılı çok güzel bir şey oldu. Hatta ilk açılışta 80'e yakın ülke büyük bir platform 5-6 stadyum büyüklüğünde bir alan bütün ülkeler ekipleriyle sahne üstünde sırasıyla 4-5 dakikalık gösteriler yapıyor. Biz anons edilince sahne önüne 10-15 kişilik bir grup geldi. Önde de birisi bayrak tutuyor Zeki Müren dünya turuna çıkmışlar. Ama adam nasıl heyecan duyuyor nasıl bağırıyor nasıl tezahürat yapıyor bayrak delilinde. Biz oynayana kadar o bayrağı salladığı tezahürat yaptı akşam da enerji bakanı. O zamanki Refet Sezgin'in bir kabulü vardı. Resepsiyonu vardı orada birlikte oldu Ne tatlı adam ne nükteden adam ne şeker adam çok güzel bir muhabbetimiz bir dostluğumuz oldu.”
TÜRKİYE'DE İLK DEVLET SANATÇISI OLAN SİZ MİSİNİZ?
“Türkiye'de kendi sahasında sadece Mustafa Turan devlet sanatçısı bir ikincisi yok diğer branşlarda var genellikle opera bale tiyatro o şeylerde devlet sanatçısı çok. Benimki bir kırılma noktası oldu.”
OYUNLAR BÖYLE SADECE DÜĞÜNLERDE Mİ OYNANIR BAŞKA YERLERDE HALK OYUNLARI OYNANIYOR MU? BİR DE NE KADAR OYUN OYNANMIYORDU?
“Bizim dönemimizde böyle düğünlere giden oynayan ekipler yoktu. Kendi ortamında o yörenin insanları kalkar kara düzen oynarlar bir sıra yoktur süre yoktur giyim yoktur ama işte Fikret beyin bu işi ele alması Elâzığ’da bir dönüm noktası oldu. O zaman halk evleri vardı sonra Elâzığ kültür derneği orada her gün provalara devam ettik. Önce çayda çıra, delilo, halay, fatmalı, tamzara 5 – 6 oyun oynuyorduk. Sonra repertuvar baya genişledi. Elazığ oyunları da hakikaten çok çeşitli çok vurucu ve onlarca oyunu var. Ehil kişiler tarafından yapılması gerekir. Çünkü oyunun yapısını çatısını bozar bozmadan o güzelliğini koruması lazım onun için bu işi yapan insanların çok hassas çok titiz olması gerekir. “
KAÇ ÇEŞİT OYUN VARDI?
“Erkek oyunları var kadın oyunları var karma oyunlar var. Tek kişilik iki kişilik oyunlar var. Sahnede icra edilen 6-7 taneyi geçmiyor genelde. Bunlarda bilinen oyunlar genelde ama sahneye taşınmayan gerçekten çok vurucu çok güzel oyunlarımız var. Onlarda tarafımızca bilinmekte tabii ama bilen arkadaşlarımızda var.”
HİÇ KİMSENİN BİLMEDİĞİ SİZİN BİLDİĞİNİZ OYUNLAR VAR BUNLARIN SİZDEN ALINMASI LAZIM.
“Şimdi benim en büyük şansım Fikret Memişoğlu gibi bir ustadan mendil almak oldu. Şimdi ben Elâzığ ekiplerini seyrediyorum. İçinde bir iki tane hakikaten güzel fakat öbürleri baştaki mendil sallıyor. Trakya şeyi gibi fır fır fır mendilin bizde bir görevi var. Çok dikkatli bunu sadece figür değişimlerinde bir işaret sembolü olarak kullanacaksın. Fır fır sallamak bizim kültürümüzde yok. Çaydaçıra hikayeleri anlatılır benim bildiğim çaydaçıra niteliğinde bir oyun yok. Sadece Elâzığ büyük bir şans.”
ELAZIĞA NASİP OLMUŞ ÇOK HİKÂYESİ EN GERÇEKÇİ RİVAYET HANGİSİDİR?
“Rivayetler var kimi diyor ki Fatma kadının düğününde ay tutulmasından dolayı sonradan üretilen bir şey. Kimi diyor ki avlanmadan dönen çay kenarlarında şey yaparken o söğüt dallarını tutar yakalar gezerlerdi. Kimi orta Asya içlerine gidiyor. Kutlu gün ifadesiyle yapıldığını ifade ediyor. Ama netice olarak Elâzığ’ımıza mal olmuş Elâzığ’ımızdan oynanan özellikle düğünlerin sembolü olan bir oyun olmuş.”
BU BAHSETTİĞİM OYUNLARDA ERMELERİN NE KADAR KATKISI VAR? ERMENİLERİ BU İŞİN NERESİNE KOYABİLİRİZ?
“Ermeniler sadece Elâzığ’da değil Erzurum’da ağrıda Karsta bu bölgede bulunmuşlar hepsiyle tehcire kadar iç içe yaşanmış. Tehcirde olayın rengi değişiyor. Tehcire kadar iç içe komşu işte ahçik olayı malum gerçekten çok güzel yaşanmış ve oyunların bu bahsettiğim illerde oynanan oyunların içinde ermeni oyunları çok. Bu son derece doğal. Bu illerde de yoğun olarak bulunmakta oynanmakta.”
ELAZIĞ OLARAK KLARNETİN MAZİSİNİ NE KADAR BİLİYORUZ?
“Klarnetin bize gelişi yakın tarih. bizde daha önce zurna ve çırpma dediğimiz kısa olan değil mi Kartal kanadından yapılan kısa küçük onunla onunla da tabii açık havada onun sesini duymak çok güç Sonra zurna devreye giriyor klarnet daha sonra şeyde askerlikte bandoda bulunan bizim Elazığlıların Elazığ'a taşımasıyla olmuş önce işte rahmetli Şükrü Mevlüt Canaydın’ın babası sonra Mevlüt şu an Aydın klarnet konusunda büyütüyor onu kabul etmek lazım. Müthiş Allah onu sanki klarnet çalmak için yaratmış geçirdik ve ben en sonunda devlet Haktan sararı topluluğuna kadrolu müzisyen olarak aldı. 4-5 yıl hizmet yaptı. Sonra dedi ki bana müsaade edin artık gideyim köşeme çekileyim bu işi de bırakayım. Çok başarılı güzel temsillere imzasını attı hatta yurt dışına gittiğimizde orada işte 20-30 ekip yabancı gruplar Mevlüt Can Aydın'ın icrasını gördükten sonra o grupların klarnetçilerin nefesi sazları oturup meşk yaparken hepsi sazını yere bırakırdı Mevlüt’ü dinlerdi. Mevlüt gerçekten çok Ondan sonra Mehmet Şerif bu görevi üstlendi rahmetli o da çok değerli gerçekten güzel bir müzisyendi ama ömrü kısa şey yaptı.”
OYUNLAR SADECE ŞEHİR MERKEZİNDE Mİ VARDI KIRSALDA DA BİLİNİYOR MUYDU?
“Kırsalda kara düzen dediğimiz Ahmet efendi oynuyor ona eşlik eden insanlar birlikte oynuyor ama oynarken bir sıra yok tam doğal şekilde icra ediliyor. Hemen bütün köyler de oynanıyor tabi.”
YÖREYE GÖRE OYUN FARKLARI VAR MIYDI?
“Muhakkak tabi şehre yakın köylerde daha yoğun bir de dağ köylerinde ya da küçük köylerde işte diyelim ki o 10 haneli 20 hanelik bir köy Herkes birbirine akraba orada kadın erkek müşterek kalkıp oynuyorlar ama şehirde kadın erkek müşterek oyunu son yıllara kadar yani bizim gençliğimizde gündeme geldi oynanmazdı ayıp sayılırdı sonra da bu işin ciddiyeti ortaya konunca aileler hoşgörü ile yaklaştı ve çok güzel gruplar da ülkeyi temsil etti.”
KURUMSAL ANLAMDA EKİPLERİ YAŞATMAK İÇİN NE YAPMAK LAZIM?
“Şimdi burada tabi mesela üniversitede 60 bine yakın öğrencinin olduğu söyleniyor. Bakın beni şeyim ülkemizin muhtelif yörelerinden davet ediyorlar şöyle bir ekibimiz var izler misin düzeltir misin yardımcı oluyorum yurt dışında Amerika dahil davet ederler böyle bir şey falan filan Avrupa'nın muhtelif ülkelerinden bizim Elazığ'da bugüne kadar bana bir teklif olmadı. Ben geldim buradaki dernekleri gezdim ekipleri gördüm önerilerimi söyledim. Tabi bu benim şehrim davet edileyim edilmeyelim. Burada konservatuar kuruldu. Diğer konservatuvar İzmir İstanbul beni davet ediyor hocam bir saatlik bir ders bizim çocuklarımıza hocam bir saatlik bir dersin buradaki konservatuvar bizden haberi yok. Şimdi belediyemizde çok güzel bir ekibin olması gerekir şehri temsil eden giyimiyle kuşamıyla icrasıyla eşlik eden müzisyenleriyle estetiği güzelliği olan bir ekibin devamlı belediye bünyesinde olması gerekiyor ve onlar gençleri devamlı yetiştirmesi devamlı akar devam etmesi lazım burada bazı cemiyetler var dernekler var onların bu işe ciddi yaklaşması lazım. Fakat onların tabii imkanları son derece sınırlı onları Kınamıyorum üniversiteler bu işi çok güzel gündeme alabilirler almalılar. Ama dediğim gibi yani şimdi ben bu işin duayeni olarak Türkiye'de hemen hemen hemen değil son derece şey tevazu gösteriyorum ama bir numara olarak devlet sanatçısı olarak bu işi yurt dışında yapılan yarışmalarda jüri Başkanı olarak devam ediyorum. yurt dışında bu itibar bu ilgi var bizim Elazığ'da yok. Ben yapı olarak kibirli bir insan değilim ama Elazığ'dan şu gün ben kendi imkanımdan koşa koşa gelir yardımcı olurum kendim memleketim burada doğduk büyüdük. Ben her yerde Elazığlı olmanın gururuyla onuruyla yaşıyorum ve yurt dışındaki bütün gösterilerimizi muhakkak Elazığ ekibi vardır muhakkak ama repertuarı ne kadar kısıtlı olursa olsun Elazığ olacak bu derecede böyle bir düşkünlüğüm var.”
ÇAYDAÇIRA OPERASI OLMASI GEREKİR Mİ?
“Çaydaçıra operası olması gerekiyor şimdi bizde demin biraz şey yaptık ama mesela Ankara'da Çayda Çıra Parkı var Evet var sağ olsun Çankaya belediyemiz yaptı. O heykeli o heykeli Ben Metin Yurdakul bugün Türkiye'de bir numara heykeltıraş olarak yaptırdık Çankaya semtinde tepede ve duyan Elazığlılar gidip fotoğraf çektiriyor. İlimizde Elâzığ’ımızda olmalı niye olmalı bugün Diyarbakır bile Çayda Çıra bizim diyor sahiplenmek istiyor. Tabii tutmaz da ama tutsun tutmasın
Elazığ'ın girişinde çıkışında Harput'ta Niye bu heykel olmasın bunun ne mahsuru var. Bu son derece şey yani ilkel bir düşünce Böyle bir şey olur mu? Kendimizi ifade eden bir unsur Çayda Çıra heykele bunun ne zararı olur? Ve Yurdanur ve heykeltıraşla da konuştum dedi Elazığ içinde en ekonomik şartlarda yaparım ama Elazığ'dan ses çıkmadı. Şimdi bakın Ankara'daki heykeli görün bir kusur bulamazsınız. Bir tek şeyi duydum Efendim Çağlar şalvar çok dar. Şalvar çok dar bir şey değil son derece ölçülü Son derece güzel yapılmış büyük bir eser onu ne yapıp yapıp Elâzığ’ımıza kazandırmamız lazım. Çayda Çırağı İnşallah nereye koymak lazım? Elazığ'ın girişini olabilir hatta bütün kasabalarımızın şeylerini girişine konabilir doğu çıkışına konabilir Harput’a konabilir konacak yer çok hükümet konağının oradaki taksilerin olduğu meydana postanenin önünde oraya konabilir konacak yer çok. Yeter ki istensin.”
ŞİMDİ BÜTÜN DÜNYADA MUMLU OYUN OLARAK BİLİNİYOR ÇAYDA ÇIRAYI KENDİNDEN ÖYLE BİR ŞEY VAR AMA BİZ BURADA ARTIK ÇOK İLGİ GÖSTERMİYORUZ?
“Böyle bir değerimiz var sadece bizde var bu değer buna bile sahip olamıyoruz ya bunu niye kabullenmeyelim niye amblem olarak rozet olarak bilmemiş olarak niye kullanmayalım Bunun ne mahsuru var.”
ÇAYDAÇIRAYI YAŞATMAK İÇİN NE YAPMAK LAZIM?
“Vallahi dediğim gibi buna önce kurumların sahip çıkması lazım. Mesela belediyemizi valiliğimizin üniversitemizin derneklerimizin federasyonlarımızın sahip çıkması lazım ama inanarak.
Fikret Memişoğlu bahsettiniz onunla geçen süreniz neler yaptınız?
Demin ifade ettim Fikret Bey beni şey yapınca davet edince dernekte halk oyunları ekibinin başına geçtik günümüz dernekte geçiyor ondan sonra Fikret Bey dedi ki Oğlum seni buraya sekreter yapalım. Derneğin işlerine toplantılara falan yardımcı ol sana da bir katkısı olur falan ve başladık haftada bir toplantı olurdu demin bahsettiğiniz isimler Fikret Demiroğlu’nun başkanlığında Cenane Dökmeci Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu özellikle bunlar hiç toplantıları aksatmazdı toplantılar çok ciddi çok verimli geçerdi hiç unutmam bir defasında Cenani Bey dükkanı var biliyorsunuz Bakırcılar çarşısında erken kalktı ben gidebilirim gidebilir miyim dedi Fikret Bey biraz sesini yükselterek Canane otur dedi otur bak evladım namazın kazası olur sohbetin kazası olmaz. Sohbet bitmedi Sen nasıl bırakır gidersin böyle o toplantıları o sohbetleri çok ciddiye alırlardı çok verimli toplantılar olurdu.”
O GÜNLERDEN AKLINIZDA KALAN NELER VAR?
“Niyazi bey çok tevazu sahibi ama gerçek bir destan Şaire yani hele onun üslubuyla o yazdıklarını okumak ayrı bir keyif ayrıtı son derece de dediğim gibi tevazu sahibi bir insandı. Erken gitti Allah rahmet etsin kabrinin Nur etsin Çok değerli bir insandı.”
ELAZIĞ DEVLET KLASİK TÜRK MÜZİĞİ KOROSUNUN ELAZIĞ'DA KURULMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMİŞ VESİLE OLMUŞ HATTA ELAZIĞ'DA KURDURAN KİŞİSİNİZ BUNU ANLATIRSANIZ SEVİNİRİZ.
“Tabii tabii o şöyle oldu. Ben Sanatlar genel müdürü Mehmet Özer Bey'in yanına giderdim. oturur çay içer sohbet ederdi bir gidişinde orada bir liste devlet korolarının şu şehirlerde kurulması Elazığ yok
Şaşkınlık içindeyim Mehmet Bey dedim Elazığ polislerin başında olması lazım. Nasıl böyle bir şey olabilir lütfen. Olur olmaz beni teselli etmeye çalışıyor ve önümüzdeki ikinci kez devlet toplulukları kurulurken Elazığ'da listeyi alırız gibi beni şey yapmak istiyor. Hayır dedim hayır burada Elazığ olacak buradan ayrılmam şeyimiz çok iyiydi dostluğumuz uzatmayalım çağırdı görevliye dedi ki bu listeyi değiştir başına da Elazığ koyun. Ve 10 Aydan çıktı olaydan çıktı şefler ataması yapılacak bu topluluklara. Yine baktım Elazığ'a İnci Çayırlı yazılı değerli bir sanatçı ama İnci Çayırlı Elazığ'a gelmesi Elazığ'da şey yapması yerine bu Elazığ'daki topluluğun oluşmasında büyük katkısı emeği olan Naci Sönmez bu çocuğu bu şeyin başına getirmeniz lazım uzatmayalım ısrarın üzerine İnci Çayırlı silindi. Naci Sönmez yazıldı. Şimdi benim orada olmam tabi büyük bir şans Ben olmasam bunlar geçti gitti. Çok şükür farkına vardı düzelttik Mehmet özelde o inceliği o yumuşaklığı gösterdi kabri nur mekanı cennet olsun. Böyle bir şey yaşadık. Benim arzum Tabii şu; burada kurulan devlet topluluğunu repertuarında Elâzığ’ımızın eserleri yer alsın Hatta büyük bölümünü en az ve serileri oluşturursun diye düşünüyordum.”
SON DÜZENLEMEYE BAKIŞINIZ NEDİR?
“O doğru bir yaklaşım doğru bir ifade değil ben şiddetle karşı çıktım. Bakanlığa yasa da yazdım. Kürsü başı ve sıra gecesi Mehmet Özbek de çok sinirlendi çok karşı çıktı. İkimiz de yazdık. Bakanlığa yani bakan danışmanına kadar şey yaptı. Bir Defa çok yanlış bir ifade kürsü başı o dönemlerde bundan 60-70-80 yıl önce evlerde daha ziyade salonlarda ısınma amaçlı oturma şekli. Bazı evlerde Toprak zemin olduğu için küçük böyle oraya Ateş konurdu üzerine bir masa küçük Masa üzerine de büyük ince yorgan onun etrafında sıralanır ev halkı oturur. Yorganı çeker bazen de O sıcaklığın rehavetinde uyurlardı. Misafir geldiğinde orada ağırlarlar ve onun üzerine de evdeki o döneme ait kuru yemişlerden işte orcik cevizden ve kürsü başı bu amaçlı ısınma amaçlı evlere yerleşen bir unsur bunu sonradan meşk ortamına çevirdiler. fevkalade yanlış daha başka isim mi yok? Daha başka hat mı yok? keza sıra gecesi sıra gecesi de Külliyen yanlış Mehmet Özbek kardeşimiz çok karşı çıktı o da benim gibi yazılar yazdı şey yaptı bir dönüş yaptılar ama yine atmadılar orada duruyor. Lüzumsuz bu ısrara kültürde sanatta böyle zorlamalar olmaz hakikaten. O ilin o ülkenin o yörenin şeyini niye de dejenere ediyorsunuz ya ne demek sıra gecesi ne demek kürsü başı yanlış çok yanlış. Bizim siyasilerin gidip beyefendi bu yanlış bunu düzeltelim. Sağ olsunlar yani yapacak bir şey kalmıyor Elazığ evladının kendi değerlerine sahip çıkması lazım.
Elazığ ve Elazığ yapan bu bahsettiğimiz değerler bunlara saygı duymak lazım. Korumak lazım değerlendirmek lazım Bunlar bizim iftihar meselemiz. Çoğu insan bilmez şeyi Trakya'da doğdu ama aslen keserek de bir şey gitti ve Atatürk'ün huzurunda ilk defa zeybek oynayan bizim Keserekli. Elazığ Çayda Çıra heykelini Elazığ'a getiremedik ya orada biraz heykel yanlış bir değerlendirme yanlış bir anlamış elazığ'ımızın sembolü bir numaralı sembolü bunu dediğim gibi başka İllerde sahiplenmek de istiyor Hayır bu Elazığ'ın değil oturtmak lazım yani Neyse olur bir gün inşallah.”
HARPUT SENFONİSİ YAPILDI ELAZIĞ TÜRKÜLERİ SENFONİYLE OKUNDU SENFONİ ORKESTRALARIYLA OKUNDU GİDİLDİĞİ HER YERDE BEĞENİ TOPLADI EN SON BAKÜ'DE BÖYLE BİR ETKİNLİK YAPILACAKTI ŞEHİTLER NEDENİYLE İPTAL OLDU ÖNEMLİ BİR PROGRAMDI SİZ DE O VESİLEYLE BAKÜ DEDİNİZ SENFONİ KÜLTÜREL ANLAMDA NE KATKI SAĞLAYACAKTIR?
“Bizim Elâzığ’ımızda 60'lı yılların başında o zaman Fırat dergisine Fikret Bey yazmış bu tür açılımların bütün bu tür yeniliklerin olması gerekir diye. Şimdi şöyle eleştirmek değil kucaklamak lazım medeni bir şekilde ortaya konmuş ciddi bir eser Elazığ temsil eden temsil eden bir senfonik Eser bununla Elazığ gurur duymalı. Sadece senfoni kurallarına göre repertuarı alınıyor ve Elazığ eserleri icra ediliyor. Bugün batıda bu şey yaparken büyük ilgi görüyor büyük takdir görüyor. Şimdi de bu şef bu Joy honey Elazığ'a geldi Elazığ'da 8-10 gün kaldı Elazığ türkülerini deyişlerini bütün makamlarını burada inceledi buradan getirdi şeye ve bizim nezaretimizde bir repertuar oluşturuldu. Bunlar çok sesli hale getirildi ve kendisine de telkinimiz ve şeyimiz aman yapı çatı bozulmasın bu eserler bizim için çok önemli. Bana göre çok güzel ifade etti Elazığ eserlerini ve önce bizim yerel sanatçılarla Bunlar temsil edildi icra edildi sonra Opera sanatçıları devreye girdi. Onlar şey yaptı ülkemizin birçok ilinde İzmir'de Ankara'da İstanbul'dan ne güzel söylediler Elazığ türkülerini ilk icra edilirken sahnede Paşa Demir var şey Mehmet Şerif Mehmet Şerif, Lokman Tasalı. Lokman tasalı ile Paşa Demirbağ oturuyor Ben dedim eğer bunlardan olursa bir olumsuz tepki bu ikisinden olur. İlk seyrediyoruz ilk defa Elazığ'da icra ediliyor pür dikkat izliyorum. Konser bitti final yapıldı ilk ayağa kalkıp alkışlayan bunlar oldu. O zaman rahatladım rahatladım gerçekten Elâzığ’ımız için büyük bir eser oldu. Şimdi mesela Mehmet Özbekten duyuyorum. Keşke Urfa'ya da olsa Ama ben Cesaret edip bunu Urfa'ya şey yapamıyorum. Bunu kendi ellerine taşımak kendi ellerinde değerlerini icra etmek için çok uğraşanlar var ama sağ olsun Elazığ bu işte de önce oldu.
Elmas Yıldırım biliyorsunuz Rus zulmünden kaçarak İran üzerinden Türkiye'ye geliyor ve neticede Elazığ Azerbaycan'ın Kale kasabasından geliyor en son Malatya Kale önünde olan kale kasabasında ölüyor. Buraya geliyor hatta çok ilginçtir zaman zaman fırsat buldukça Hazar yani o zamanki Gölcük kenarına gidiyor hazarı yaşamak hatırlamak için. Tesadüfe bakın Diyarbakır'dan Elazığ'a Atatürk 37 yılında geçerken Mola veriyorlar Elmas Yıldırım yaklaşıyor gevellerine falan beni göster şey yaparım. Hayırdır diyor bir şeyim var paşam diyor Ben Azerbaycan'dan geldim Hazar’dan geldim. Her gün Fırsat buldukça buraya geliyorum. Hazırı yaşamak için lütfeder misiniz buranın adı da Hazar olsun. Tabii Atatürk de duygulanıyor diyor bir dilekçe yazın.
Yazdırıyor işleme koyduruyor ve o gün Hazar oluyor. Evet böyle de bir anısı var.”
ÇAYDA ÇIRAYI DÜŞÜNSEK BİR MÜZİKLİ BİR TİYATRO GİBİ ÖNEMLİ KATKI SAĞLAR MI?
“Çok doğrusunuz çok doğrusunuz ama inanıyorum ki yakın gelecekte o da olacak. Ve ona senfonik eserle eşlik edecek bu esere.”
KURUMLARIN BU OYUNLARIN KAYBOLMAMASI İÇİN NE YAPMASI LAZIM?
“Şimdi burada tabii Elazığ'da özellikle belediyemize üniversitemize valiliğimize diğer resmi özel kurumlara derneklere çok büyük görev düşüyor. Bunların demin Dediğiniz gibi hem kayıt altına alınması hem de günün şeylerine göre değerlendirmesi gerekir burada bu kurumlara çok ama çok görev düşüyor. Bu kültürümüzü yaşatmak aslına uygun olarak devam etmesini sağlamak için hem eserler hem CD'ler hem kasetler hem kitaplar bu kurumlar tarafından yapılabilir. Bunları yapacak çok değerli insanımız da var üniversitemizde hocalarımız var bilim adamları var.
Bunların davet edilip bunlardan yararlanması gerekiyor ama ama bunu yapacak senin dediğim gibi üniversite belediye Valilik Öncü olmalı diğer federasyonlar kurumlar Vakıflar da onlara destek olması gerekir. Bunun evvelemede evvelemir'de kaybolmadan bozulmadan bu kültürümüzün kayıt altına alması lazım.”
KIYAFETLERDE ÖLÇÜ NEDİR MESELA BİR BAKIYORSUNUZ BİRİ BAŞKA BİR RENK GİYDİRMİŞ BİR BAŞKASI İŞTE KIYAFET KUŞAĞINDAN KUŞUN KADINLARIN BAŞÖRTÜSÜ ŞEKLİ NE KADAR ERKEKLERİN BAŞLIĞINA KADAR BÖYLE BU ŞİMDİ STANDARDI OLMALI MI?
“Var standardı var. Yeter ki dejenere edilmesin. Var bunların standardı var yok değil. Bugün Harput’taki müzeyi gezdim. Evet çok güzel şeyler gördüm Elazığ kıyafetli müzik grubu oyun grubu beğendim güzel bir çalışma güzel bir çalışma daha da güzel olabilir iyi bir başlangıç. Kutluyorum yapanları tebrik ediyorum şimdi elazığ'ımızın kıyafetinde müziğinde adımında her şeyinde bir şey var standart var kıyafet kız kıyafeti erkek kıyafeti biliniyor. Hatta rengi biliniyor Elazığ'da erkekler ya koyu lacivert ya da açık hava rengi şallar cepken giyerler kahverengi açık mavi diyelim. Ama genelde lacivert siyah şalvar yelek kullanırdı. Son zamanlarda sadece gösterim maksatlı bakın ne güzel yapmışlar bayağı o hoşuma gitti. Kıyafetleri ifadeler işte buyurun bu kuşak olduğu gibi işte 3 etek işte arkadaşların gömlekleri şeyleri.”
ERKEKLERDE BAŞLIK YOK MU?
“Çok kısa bir süre kullanılmış bize mal olmuş bir şey değil giyim şeyi unsuru değil. Keza kasket 8 köşe hatta şeyde köylerde düğünlerde kasketi bile olsa çıkarıyor koyuyor oyuna gidiyor hopluyor zıplıyor o kasket düşmesin diye bunlar oyunun şeyine icrasına olumsuz etki yapan görüntüler. Kaldı ki bizim yöremizde kalıcı unsurlar değil bu fes falan ama dediğim gibi güzel çalışmalar da var. Bunu daha genişletiyorlar hoşuma gitti. İnşallah daha güzel daha kalıcı görüntüler görme şansını yakalarız.”
ESKİDEN HALK OYUNLARI YARIŞMALARI YAPILIYORDU ŞİMDİ TÜRKİYE GENELİNDE ONLARI YAPILIYOR MU DEVAM EDİYOR MU?
“Elbette bu pandemi bu işe bayağı sekte vurdu mesela Sabancı'nın önayak olduğu Koçların önüne yakın olduğu Türkiye genelinde halk oyunları yarışması vardı. Teklif edenlerden biriyim yıllarca jüri başkanlığını yaptım. O devam ettiği sürece Çok yararlı oluyordu. Bir defasında da bir yarışmada bir Elâzığ ekibi geldi Hoca jürileri senin geldi. Ben de keyfle bekliyorum. Geldi başını önümeydi sonra dedim Bunun başkanını çağırın çağırdılar evladım dedim sen buraya Elazığ’ı temsilen geliyorsun. Giyiminde kuşamında adımında müziğinle hicranla örnek olmalısın bak eksiklerin var. Lütfen bunları ciddiye alın düzeltelim. Ama dediğim gibi güzel ekipler de seyrettik güzel çalışmalar da seyrettik. Sağ olsunlar bu yarışmaların pandemi
nedeniyle intitaya uğraması tabi olumsuz bir ortam yarattı inanıyorum ki yakın gelecekte bu çalışmalar bu yarışmalar Türkiye genelinde hem ulusal hem uluslararası şekilde Bursa'da biliyorsunuz uluslararası yapılıyordu. Onun teklifini yapan da benim ve yıllarca devam ettiği sürece jüri başkanlığını yapan da benim uluslararası çok ciddi bir şeydi ama işte bu pandemi nedeniyle O da askıya alındı. İnşallah yakın gelecekte bunlar tekrar gündeme gelir Çok yararlı faaliyetler gençler büyük ilgi görüyor. Özellikle okullardaki çalışmalar bunları teşvik etmek bunları özendirmek lazım.”
YENİ OYUNLAR YAPMAK MÜMKÜN MÜ?
“Şimdi yeni oyunları yapmaya bizim ihtiyacımız yok. Daha dağarcığımız da o kadar var ki onları değerlendirmek lazım. Onu Rusya yaptığı Zira malzemesi azdı onu yapmaya mecburdu. Bir yerde yeni oyunlar yeni eserler yeni koreografiler yeni adımlar ve ekledi yaptı. Bizim buna ihtiyacımız yok. Biz kendi değerlerimizi kullanalım çok ama çok malzememiz var öyle bir şeye tevessül etmemek lazım.”
BAZI OYUNLAR SONRADAN MI ÇIKTI?
“Hiç bunlar sonradan ilave edilmiş oyunlar da eski oyunlarımız bu asker yürüyüşü gibi bir şey ha bazı şeyler ekiplerde süslemeler hafif değişiklikler yapıyorlar. Tabii bu oyunlarda düzenleme yapmak da çok hassas bir konu yapısını çatısını bozmayacaksın figür sayısında sınırlamalar getirirsin. Cephelerde seyirci unsurunu dikkate alarak şey yaparsın bölünmeler kırılmaları bile yaparken figür sayılarına çok dikkat etmek lazım öyle önüne gelen Ben düzenleme yaptım ben koreografi yaptım. Burada Mesela bir köylüyü ifade ederken o başlığı şey yapabilir.”
ÇOK İŞ YAPMIŞSINIZ BUNLARI KAYIT ALTINA ALMAYI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
“Bundan 5-6 yıl önce Manas Yayıncılık Çaydaçıra Işığında Mustafa Turan diye bir kitap yaptılar. O kitap benim çalışmalarımı ifade ediyor ediyor ama tamamını kapsamıyor. Bu eserleri toplamak ülkenin de ihtiyacı. İnşallah buna zamanımız olur. Bende mutlu olurum sonuç alınırsa. Mehmet Özbey değerli bir sanatçı çok takdir ettiğim bir sanatçı Elazığ'ı çok seven Elazığ'a çok aşırı düşkünlüğü var. Elazığ'da çok derlemeleri oldu ve Elazığ için hiç çekinmeden her sanat erbabının söyleyeceği cesaret edeceği bir durum değil. Müziğin kabesi Elâzığ’dır. Mehmet Özbek gibi sanatçı tarafından ifade edilmesi daha da önemli ama takdir ediyorum büyük cesaret. Herkes bu cesareti böyle bir şey söylemez gösteremez ama aslanlar gibi müziğin kabesi Elâzığ’dır dedi. Zamanla inşallah bizimkilerinde sahip çıkacağını umalım.”
ENVER DEMİR VAR SAHİPLENME MESELESİ?
“Şimdi Enver Demirbağ Paşa Demirbağ kardeşlerin bizim kültürümüze çok önemli katkıları oldu. Çok önemli öncülükleri oldu. Sekretli Ali Bey'in dergahında hafızın öğretmenliğinde çok güzel yetiştirirler. Hakikaten Elazığ halk müziği konusunda çok ama çok başarılı şeyleri oldu. İkisinin de ben onlar için yazı da yazdım çok değerli katkıları oldu. Enver olsun Paşa olsun ama yetişme tarzları da tabii çok önemli. Sekretli Ali onlara çok imkan tanıdı o dönemde dediğim gibi Hafız gibi bir değeri onların başına verdi onları yetiştirdi. Yani öyle Kara Düzen gitme derler Çok güzel çalışmalar oldu. Bunun yanında Elâzığ’ımızda gerçekten çok değerli sanatçılarımız var. Bugün Tabii isimleri zikrederken endişem şu acaba birini söylemediğimiz var mı Hasan Öztürk çok değerli ön sanatçımız Adnan Çilesiz Muzaffer Ertürk keza İstanbul'da koroda şey yapan Zülfü Demirtaş unuttuğum olursa kusura bakmasınlar hakikaten çok değerli sanatçılarımız var. Elazığ'da işte Bizi seyreden Yalçın Turhan kardeşimiz var. Zaman zaman bana söylüyorlar o senin amcanoğlu mu? Böyle benzetmeler de oluyor ben mutlu oluyorum böyle değerlerin Elâzığ’ımızdan yetişmiş olması çok güzel bir şey.”
BAKÜ'DE HERKES OKUDU MEHMET ABİ OKUDU MEHMET ÖZBEK TÜRKÜLERİ OKUDU UZUN HAVALAR İŞTE BİZİM OPERA SANATÇILARIMIZ SENFONİ ZEYNEP HANIM FERYAL HANIM MEHMET BEY ONLAR OKUDULAR AMA EN SONUNDA HERKES DEDİ Kİ MUSTAFA ABİ OKUSUN DİYE BEN HEYECANLANDIM HEMEN TELEFONU ELİME ALDIM AMA BÖYLE BİR ŞEY OLMADI.
“Şimdi ben opera sanatçılarına da Çok yardımım oldu tabii Elazığ lisanını pek bilmedikleri için Opera tarzında hayır pencereden bir taş geldi Hayır Pencereden bir taş geldi Elazığ şivesiyle okuyacaksın çok düzeltmeler yaptı. Hepsi de çok güzel şey yaptılar. Ben kendi çapımda şiirler de yazıyorum bazı bu eski tabirle müsamer ediyorlar şeyler de yazdım. Hatta bir tanesi icraat edildi Harput’la ilgili ama bunları profesyonel olarak öne sürmedim. bazı dergilerde Elazığ konulu dergilerde çıktı Ben seviyorum yazmayı. Mesela Şah içseler dünyaya kollatsam güneşe ayağa deseler sırtını elmasa da ya gönül zararlar kul olayım Harput’a Harput'a böyle şeylerim var. Ama hemen %99'u da Elazığ üzerine. Ben Elazığ'a borcumu henüz ödemiş saymıyorum hatırladıkça kendimi bildim bileli her adımında Elazığ'ı düşünürüm ama ben bu topraklarda yetiştim bu topraklarda nefes aldım bu topraklardan beslendim ben ömür boyu bu topraklara hizmet etmem kendi çapımda kendi değerinde lazım onu mutlu bir görev addediyorum.”
ŞİİRLERİ KİTAPLAŞTIRMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
“inşallah niyetindeyim. İnşallah o ortamı da bulurum bu bir şey meselesi meleke meselesi. Bir kıvılcım gelecek bazen oturuyorum sabaha kadar yazıyorum bazen onu bir kenara bırakıyorum hiç ilgilenmiyorum bu ortamla şeyle ilgili inşallah ve inşallah bunu bir kitap haline getiririm ben de arzu ediyorum.”
BAKÜ'DE BEN OKUMUYORUM DEDİNİZ HİÇ OKUDUNUZ MU?
“Şimdi ben okuduğum zaman çevremdeki sadece insanlar değil bütün canlıların rahatsız olacağını düşündüğüm için hiç teşebbüs etmiyorum. İcra edilenin eksiğin noksanını çok iyiyakalıyorum ömrüm geçti bu ama kendi sesim buna müsait değil böyle bir saygısızlık yapamam.”
HALK OYUNU OYNUYOR MUSUNUZ ZAMAN ZAMAN MI OYNUYORSUNUZ EN SON NE ZAMAN OYNADINIZ?
“Ben tabii ki oynadım. Tabii ki böyle bir ortam olduğunda arkadaşlarla
oynamaya çalışıyoruz o şey içimizde bir onu atamıyoruz. Ama uzun yıllardır oynamıyorum. Artık yaşımıza aldık gençlerin oynaması onları keyifle izlememiz lazım.”
BU BÖLGEDE ŞEY VAR HANİ YAŞI ALINCA BAZI ŞEYLERİ YAPMAMA
GİBİ BİR ŞEY O ONUNLA İLGİLİ Mİ?
“Sanatın yaşı yoktur. Sanatın yaşı yoktur bir şekilde bir şekilde ilgileneceksin. Yani dediğim gibi fizik olarak belki hoplayıp zıplamada zorlanırsın ama diğer yönleri ile ele alırsın. Bunun yayılmasında tanıtılmasında gençlerin buraya cezbinde her türlü şeyde görev alabilirsen ille de hoplayıp zıplamak değildir onu yaptık şimdi yaş olarak buna müsait değil tamam ama ben bundan vazgeçmem.”
HARPUT MÜZİĞİN KABESİDİR İFADENİZ İÇİN NELER SÖYLEYECEKSİNİZ? (MEHMET ÖZBEK)
“Efendim öncelikle bu programı hazırladığımız için sizi kutluyorum. Zaten daima İzlediğim bir kanal Kanal 23 ve programlarınızın içeriği ve çok beğeniyorum. Efendim Elazığ müziği Sevgili Hocam Mustafa Soran'ın da sözünü ettiği sizinle katıldığınız gibi gerçekten halk müziğinin kabesi tabirini kullanmıştım bir zamanlar belki bu eksik kalabilir sadece halk müziğini değil müziğin kafesidir Türk müziğinin kabesinizdir. Çünkü bugün bizim müziğimizin temelini oluşturan kaideler gerek ses sistemi gerek de makam sistemi Harput'a biçimlenmiştir. Biz bu biz bu makamların ta beylikler döneminde geliştirerek bu güne kadar getirdik. Büyük bir canlılık da bu bir hak mutsuz sürmektedir. Bu makam havaları bu bakımdan o teşbihi Kâbe teşbihini kullanmıştım ve yerimdeki teşbihtir. Cesaretle söylemek gerekir. Çünkü müziğinizi başka müzik mukayese ederek farklı konumlara haklı tabanları oturtmaya çalışanlar var. Öyle değil biz bu müziği bütün unsurlarıyla Orta Asya'dan getirmişiz ve sonra da Harput Urfa gibi büyük şehirlerde yeşertmişiz, geliştirmişiz.”
YAŞAMASI İÇİN NE YAPMAMIZ LAZIM?
“Bunun için mutlaka kültür unsurlarımız gibi burunlaştırmak söz konusu olmalıdır. Kurumlaştırılacaktır. Bunu devlet konuları efendim mahalli Korolar çeşitli özel korolar bu müziği yaygın bir şekilde icra etmeli ustalarından alarak onlardan naklederek icraat verilirler ve bunların çeşitli taşıyıcılarla ses taşıyıcılarla görüntü taşıyıcılar da çoğaltmak gerekir. Bu konuda Elazığ öncüdür Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı'nın Harput senfonisini mesela hazırlamış olması ve bunu birkaç şehrimizde seslendirmiş olması sizin de buyurduğunuz gibi gösterme çabası Bu bir aydınlığın bu Bir geleceğin işaretidir çok tutmuştu. Ben bir anımı daha gözlememi de anlatmak isterim burada Harput senfonisinin içinde bir Türkümüz vardı. Yemen altı bu yemeni söylenirken tesadüfen şöyle yan tarafa bakmıştım Lokman abi ayaktaydı acaba bir şey mi var dedim parçası devam ederken ayaktaydı. Bittikten sonra yanından geçerken Lokman abi dedim neden ayakta dinlediniz onu? Yüzlerce Şehit verdiğimiz yemenin türküsü söylenirken oturarak dinlenemez demişti. Takdir edilecek bir duygu belki Lokman abinin asker kökenli olmasından kaynaklanıyor efendim bu müziğin yaygınlaşması için büyük görevler düşmektedir. Kurumlara bunlar az önce de sözünü ettiğin gibi devlet koroları olabilir. Dernek koroları olabilir özel koroları olabilir. Bunları çoğaltmak gerekiyor ve mahalli sanatçılara değer vermek onların seslerini ciddi ve Kamil anlamında çoğaltarak yaymak gerekir. Piyasa anlayışıyla değil gerçekten Elazığ Harput müziğinin karakterini ortaya koyacak şekilde o seslerin kayıtlarının çeşitli ses taşıyıcılarıyla yayılması gerekir. Çok değerli sanatçılarımız var çünkü Hasan Öztürk olsun Adnan olsun Salih Turhan olsun Yalçın Turan olsun Zülfü Demirtaş değerli ses kayıtları alıp bunları yaygınlaştırmak gerekiyor.”
4 MUSTAFA MESELESİ NEDİR?
“Şimdi Elazığ'da tabii ki çok Mustafa var lakabı olan çok Mustafa var. Ancak literatüre geçen yamyam musto, yaralı musto, eski musto keklik musto. Ama hangisi Sizsiniz bu çok önemli? Keklik musto diğerleri Allah rahmet etsin Hakkın rahmetine kavuşmuşlar. Hepsi de renkli simalar. Mustafa dediğim gibi literatöre geçtiği için yoksa çok Mustafa var Elazığ'da bizim dönemde sadece Mustafa değil Her insanın bir lakabı vardı. Muhakkak ama benim tabii lakabımım gelişi çok farklı demin ifade etmeye çalıştım yaralı Musto yamyam musto eski musto. Bunlar üçü de hakkın rahmetine kavuştu. Allah rahmet etsin dedim ya. Bizim dönemde her Yiğidim biri şeyi vardı yamyam Mustafa iki hadisesi var yani ölümlü biten şey yapan gözü kara çok şey bir delikanlıydı. Yaralı Musto eski kabadayılardan yamyam musto yaralı musto bunlar Şah İsmail'in yanında yetişmiş kabadayı Hepsi de Hakkın rahmetine kavuştu çok değerli renkli renkli simaları Allah rahmet etsin. Keklik musto İstanbul'da Pardon Bursa'da festival var 30'a yakın şehir ekipleri gösteriler yaptı. Olay bittikten sonra 5-6
il ekipleri Güney turnesine çıkarttılar Elazığ Antep Trabzon gibi gibi döndük en son gösterimiz Antep'te. Antep'te sahnede gösterimizi bitirdi. Benim de uzaktan uzağa baktığım Silifkeli Sema isminde bir kız var. Uzaktan uzağa kendime göre şey yapıyorum gösterimiz bitti merdivenden inerken karşımda Sema Mustafa dedi ne güzel oynadın ne güzel oynadın keklik gibi sekiyorsun ya Mevlüt Canaydın klarnetçi bizim ekip arkadaşları bunu duydu hemen indikarkada Mevlüt klarnetle başladı keklik gibi ötmeye. Bizim arkadaşlar amanda keklik musto keklik Musto aşağı keklik adımız çıktı. Onun da bu girişimi ifadesi bize bu lakabı taktı ömür boyu.”
ROZA TANOĞLU İLE OYNADIĞINIZ OYUNU ANLATIR MISINIZ?
“Roza Elâzığ’dayken ekibimiz neydi okuldan arkadaşımızdı. Sonra benim 50 yılı kutlamam da sağ olsun İstanbul'dan Elazığ'a geldi. Elazığ'da Benimle bu sevinci bu güzelliği paylaştı ve sahnede birlikte güvercin oyununu oynadık. Çok işten samimi bir arkadaşımız İstanbul'da dişçilik yapıyor kendisi. O okulunu bitirdi Dişçi eğitimli bir dişçi sonra Ankara'da oldu Ankara'ya geldi şaşırdım bana sürpriz yaptı İstanbul'dan Ankara'ya geldi keza Ankara’da benim kutlamamda yine finalde ikimiz güvercin oyununu oynadık. Tabi gençliğimizde de birlikte Hem okulda hem ekipte beraber oynadıK çok değerli bir kardeşim sağ olsun halen o heyecanı duyan halen o günleri yaşamak isteyen çok değerli bir kardeşim.”
AHÇİK İLE İLGİLİ BİR ÇALIŞMA VAR ONDAN HABERİNİZ VAR MI?
“Şimdi Ahçik bizim harputumuza mal olmuş bir aşk hikayesi biz dedik ki bunu resmileştirelim film haline getirelim böyle konulu çok güzel bir yaşanmış olay. Araştırmaları yaptık vakıfta Vakıf başkanımız Mehmet Çağlar da buna çok heyecan duydu diğer yönetici arkadaşlarımız ve
Osman Sınav’la irtibata geçildi yine İzmir Elazığ dernekler Federasyonu Başkanı sayın Nejat Ak buna ilgi ve heyecan duydu. Osman Sınav bir senaryo hazırladı Ahçik ile ilgili senaryoyu geçen günlerde bize gönderdi ben inceledim. Güzel çalışmış güzel yapmış Şimdi dönünce Bizim Mehmet Çağlar başkanlığındaki Vakıf yönetimimizle bu işi görüşüp değerlendireceğiz. Nasıl bir yol alırız nasıl bir yol izleriz Muhtemelen Nejat bey de İzmir'den gelecek bir değerlendirme yaparlar yolumuzu çizeceğiz. Ben senaryoyu sonuna
kadar okudum notlar aldım çok güzel çalışmış. Ama gördüğüm bazı bana göre eksikler vardı onları tespit ettim onları şey yaptım.
Şimdi biliyorsunuz Harput da bir Ermeni kızı Mustafa yine Harput'ta yaşayan bir delikanlımız. Bunlar uzaktan uzağa bakışıyorlar. Sonra bu işin ilerlemesi sonucunda hatta şöyle bir rivayet de var. Mustafa tabi en fazla olan adım yaklaşıyor onların kapısının önünden Pencereden geçerken şey yaparken bir tane erik yiyerek giderken bir tane de onun penceresine koyup kaçıyor. Ahçik alıyor ömür boyu saklıyor yemiyor.
Senaryoda okuduğum zaman sonu finali biraz zayıf düşmüş. O da tabii Osman Sınavın değerlendirmesi saygı duymak lazım Mustafa en son iki kez bunlar tehcirde Harput'tan gayrimüslimler Ermeniler gönderiliyor. Suriye'ye Mustafa bunları takip ediyor bir müddet sonra geri dönüyor. Tekrar Nasıl olsa Ahçik gitti Mustafa'yı baş göz edelim de kurtulsun diye Mustafa Bunun farkına varınca tekrar yola koyuluyor ve geliyor. Ahçik’le görüşüyor şey yapıyor Hatta onlar ikna etmeye çalışıyor Ahçik’in annesini babasız yolda ölüyor zaten Ahçik’in dayanamıyor şeye ikna edemiyor. Annesi de rıza göstermesine rağmen Ahçik diyor ben ailemle gitmek durumundayım. Onları yalnız bırakamam. O son şeyde perdede amcası geliyor. Bu biraz sert mizaçlı bir adam gideceğiz Amerika'ya diyor Mustafa itiraz ediyor gideriz gitmeyiz yaka paça birbirine girince onu hızlı bir etmesiyle Mustafa düşüyor kayaya başını çarpıyor müdahale falan kısa bir müddet sonra vefat ediyor. Şimdi bu Mustafa'nın serüvenine tam oturmuyor yani böyle basit bitmemeli Sayın Osman sınava benim önerim olacak. Bunu daha güçlü hale getirmek için ama emek vermiş yazmış. Çok güzel detaylar yakalamış ve bu film olarak sinemalarda oynatıldığı zaman çok ilgi göreceğini düşünüyorum güzel bir çalışma olacak vakfımız içinde.”
ELAZIĞ TÜRKÜLERİ YORUMLANINCA DAHA ÇOK BEĞENİLİYOR BUNUN NEDENİ NEDİR?
“Elazığlılar dışında her okuyan ilgi itibar görüyor ona katılmam çok nadir insanlar vardır.
Ahmet Kaya büyük bir ses ve bizim bu coğrafyanın çocuğu. Dolayısıyla Ahmet Kaya'yı dışarıdan birisi görmemek lazım. Şimdi bizim mahalli sanatçılar mümkün olduğu kadar mahalli tarza tamamen uyuyorlar onun dışına çıkamıyorlar. Çıkmayı da zor addediyorlar ama profesyonel sanatçılarda o rahatlık var. İstediği gibi oynuyor bağlayıcı bir şey de yok tabii canım işte Ahmet Kaya olsun şey Balkır olsun bunlar tabiatıyla her türlü sesini kullanıyor. Adnan Çilesiz’de Zülfü Demirtaş'ta Muzaffer Ertürk’te Hepsi de hepsi de çok güzel okuyorlar. Çok güzel ifade ediyorlar türkülerimizi. Allah razı olsun Ama o profesyonel sanatçılar dediğim gibi Onların şeyi ortama tarzı çok farklı.”